Burçin Gökçen

Ressam Burçin Gökçen: “En Çok Resim Yaparken Andayım”

Küçüklüğünden beri renklerin cazibesine kapılmayı hiç bırakmayan ve her zaman çantasında bir çizim defteri olduğunu belirten hem iletişimci hem sanatçı Ressam Burçin Gökçen ile varoluş tutkusu resme dair keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Yetenekli ressam Gökçen ile sanatı algılayış biçimini ve ona ilham veren kaynakları irdelerken, çevreye olan sorumluluğundan da bahsettik.

Her ne kadar özgün bir tarzı olsa da sanat akımlarından kendini metaforik realizm, sürrealizm ve sembolizme yakın bulan ressam; genellikle rüyalarından yola çıktığını, ana temalarının deniz canlıları, doğa ve insan ilişkileri olduğunu ifade ediyor.

Burçin Gökçen

– Hem iletişimci hem de sanat yönünüz var. Sizi tanıyabilir miyiz?

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde Sinema-Televizyon lisansımı hemen arkasından da Reklam ve Halkla İlişkiler bölümünde yüksek lisansımı tamamladım. Meslek hayatım, okuduğum bölüm doğrultusunda ilerledi. Bu, Türkiye şartlarında pek mümkün olmuyor. Sanırım şanslıyım. Profesyonel meslek hayatım devam ederken özellikle son dört senede ara verdiğim resim çalışmalarıma devam etme kararı aldım. Sanat ve iletişim benim için birbirini besleyen kavramlar. İletişimde sanatı, sanatta da iletişimi kendime malzeme edindiğimi söyleyebilirim.

– Resme olan tutkunuz nasıl başladı?

Resim yapmayı seven bir ailede büyüdüm. Okul öncesi dönemde idrak etmeye başladım resim ile bir şeyleri anlatabildiğimi ve bundan mutlu olduğumu. Ama sanıyorum renklere olan düşkünlüğüm en büyük sebep. Renkleri gördüğümde o an neyle meşgulsem dikkatim bir anda dağılabiliyor. Algım, çocukluğumdan beri böyle. Motivasyonumu artıran resim hocalarım, katıldığım yarışmalar, aldığım ödüllerim de isteğimi körükledi.

“Çocukluğumda Elime Boya Almadığım Tek Bir Günüm Yok”

– Çocukluk dönemi, bir sanatçının yeşermesi bakımından çok değerlidir ya siz o yılları nasıl geçirdiniz?

Çocukluğumda elime boya almadan geçen tek bir günümü hatırlamıyorum. Duvarlardan mobilyalara, kapılardan kıyafetlere kadar bulabildiğim her şey benim için bir resim alanıydı. Destekleyen bir anne-baba, okul hayatımda ilgisini üzerimde hissettiğim resim öğretmenlerim bu yolda önemliydi.  Ders dinlerken hep bir şeyler çizerdim. Arkadaşlarımın resim ödevlerini de ben yapardım. Çantamda hep bir resim defterim vardı. Hala çantamda taşıdığım bir çizim defterim vardır.

– Peki ardından yetişkinlikte Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi dönemi var. Radyo-TV-Sinema gibi görsel bir bölümü okumuş olmanız, resme olan bakışınızı ya da sanat üretimiyle olan ilişkinizi nasıl etkiledi?

Sinema-TV üstüne bir de Reklamcılık masterı yaptım. İletişimci olmak demek insan hikayelerine yakın durmak demek. Bu hikayeleri sanata yansıtmakta iletişim okumamın mutlaka olumlu etkisi var diye düşünüyorum. Gözlem dediğimiz şey bu zaten. Aslında hepsi bir bütün benim için. Estetik görselliğin, gözlemciliğin her meslekte önemli olduğunu düşünüyorum.

“Derdimi Alegorik Yolla Anlatıyorum”

– İletişimcilerin literatürde ve meslek hayatında sık sık karşısına çıkan algı, imge, metafor, an, paradoks gibi kavramların içinde olmanız, sanatınızı icra ederken size bir avantaj sunuyor mu?

Bir şeyi, başka bir şeyle açıklamayı seviyorum. Metafor kullanmanın daha zengin ve derin anlatıma sebebiyet verdiğini düşünüyorum. Bir mesajı doğrudan değil, çeşitli simgelerle anlatmak benim çok sevdiğim bir üslup. Dolayısıyla derdimi, alegorik yolla anlatmayı tercih ediyorum.

– Kendinizi hangi sanat akımına yakın buluyorsunuz? İlham aldığınız sanatçılar ya da bir ekol var mı?

Kendimi herhangi bir akıma bağlı hissediyorum diyemem ama sürrealizm, sembolizm, metaforik realizmi kendime yakın buluyorum.

Rene Magritte benim için bambaşka bir yerde. Çabasız ortaya koyduğu eserleri, bir ressamdan çok resim aracılığıyla iletişimde bulunan bir düşünür gibi hareket etmesi, gördüğümüz her şeyin arkasında bambaşka bir gizem olabileceğini düşündürtmesi, bana hep ilham kaynağı olmuştur.

Michelangelo, Hieronymus Bosch, Rob Gonsalves, Vladimir Kush, Giorgio de Chirico, Fernando Botero çok sevdiğim ressamlar…

– Eserlerinizde odaklandığınız  temalar nelerdir?

Genellikle rüyalarımdan yola çıkıyorum. Deniz canlıları, doğa, insan ilişkileri ana temalarım.

Burçin Gökçen

“Tükenmeyen Merakım Resim Yapmamı Sağlıyor”

– Tablolarınızı incelediğimde tüm o neşe, pozitif tutum ve canlılığın yanında tutku, arzu, güzellik ve cazibe unsurlarına da rastlıyorum. Tam bu çizgide beslendiğiniz içsel veya dışsal güdüleriniz neler?

Hayatımın akışı oldukça hızlı. İletişim mesleğime de devam ediyorum Zihinsel ve fiziksel olarak durmuyorum. Durabildiğim, hiçbir şeyi düşünmediğim ve tek odaklanabildiğim zamanlarımı resim yaparken yaratabiliyorum. Meditasyon gibi benim için. Güzelliğe ve estetiğe olan ilgim, seyahatlerim, yenilik arayışım, bitmek bilmeyen merak duygum resim yapma isteğimi hızlandırıyor.

Resim yapmak; hangi duygunuzun, hangi halinizin katarsisi oluyor?

Bahsettiğim gibi alegorik anlatımı kıymetli buluyorum. İronilere yer vermeyi seviyorum. Özgürlük, benim için hassas bir konu. Birçok insan gibi ben de hak ve özgürlüklerimin sınırlandırılmasından hoşlanmam, müdahale sevmem.  Sadece insanın değil her canlının yaşam alanına müdahale edildiği gerçeği beni rahatsız ediyor. Rahatsızlıklarımı, mutluluklarımı, özlemimi dile getirebilmem ve hatta rüyalarımı ifade etme yöntemim de resim aracılığıyla oluyor.

“Çevre Dostu Malzemeleri Tercih Ediyorum”

Peki doğayı, denizi, doğal yaşamı ve renkleri çok sevdiğiniz aşikar. Malum dünyamızın ana sorunuysa iklim krizi ve doğanın git gide yok oluşu. Sürdürülebilirlik kimi zaman içi boşaltılsa da en çok konuşulan konuların başında geliyor artık. Siz sanatınız aracılığıyla dünyanın iyileşmesine, sürdürülebilirliğe kendinizi dahil hissediyor musunuz? Bu uğurda aksiyonlarınız var mı?

Her birimizin bu Dünya’da yalnızca misafir olduğumuzu hatırladığımız her an “sürdürülebilirlik” kavramının farkında olduğumuzun ispatı. En güçlü önermelerinden biri, seçimlerimizin dünyamızı etkileyecek olması. Eskiden resim malzemelerime çok iyi davranmazdım. Fırçaları kurutmak, boyaları kurutup tuvali birkaç fırça dokunuşu sonrası kullanmamak gibi israflarım vardı. Bu konuda eğittim kendimi. Oldukça kaygı duyduğum bir konu bu son birkaç yıldır. Şimdi olabildiğince çevre dostu malzemeleri tercih ediyorum. Katkı maddesi az, organik boyaları seçmeye çalışıyorum. Süresi geçmiş, kullanmadığım boyaları atık kutularına atıp mümkün olduğunca geri dönüştürülebilir ambalajları tercih ediyorum.

– En son “Renklere Uyanırken” adlı bir serginiz oldu. Renk cümbüşünün gizemli bir harmoni içinde sunulduğu hoş bir çalışmaydı. Sonraki serginiz ne olacak? Güncel çalışmalarınızı dinlemek isteriz.

“Renklere Uyanırken” için hazırlanma süreci de keyifliydi. Sergide 15 adet çalışmam yer aldı ve ilgi çok güzeldi. Yaklaşık 2,5 ay devam etti. Karma sergilere hala katılım gösteriyorum. Ama tabi kişisel sergi bambaşka bir süreç. Uzun bir ön çalışma gerektiriyor. Çalışmalarımı bir sonraki sergim için hazırlıyorum şu an. Mutlaka haberiniz olur 🙂  Bir yandan İstanbul ve İstanbul dışındaki bazı mekanlar için özel çalışmalar yapıyorum. Mekânın kimliği ile uyumlu, beni mutlu eden işler olmasına dikkat ediyorum.

– Eserlerinize ulaşmak isteyenler nasıl bir yol izleyebilirler?

Instagram hesabımdan (@artbyburcindian) ya da mail adresimden bana her zaman ulaşıp bilgi alabilirler.

“Hep Yolun Başında Olduğunuzu Unutmayın”

Burçin Gökçen

– Gençlerin mutlaka sanat ile iç içe yaşamasını toplum sağlığı açısından da çok önemli buluyorum. Bilhassa resme ilgisi olan, ressam olmayı hedefleyen yeni nesle tavsiyeleriniz ne olabilir?

Yolunuza bakın arkadaşlar! Hevesinizi söndürecek yorumları, insanları sessize alın. Nasıl mutlu oluyorsanız, kendinizi sanatın hangi kolunda ifade etmeyi seviyorsanız öyle yapın. Sergileri takip edin, müzeleri gezin, seyahat edin, fikir alışverişi yapın, tartışın.

Bir de; ne kadar çok iş de yapsanız, deneyim de kazansanız hep “yolun başında” olduğunuzu unutmayın. Her yaşta yeni şeyler keşfetmenin keyfi bambaşka. Michelangelo, Pieta’yı tamamladığında 87 yaşındaydı ve “Hala Öğreniyorum” demişti. Benim de mottomdur bu cümle. Sadece sanatta değil yaşamın her alanında unutmamak gerekiyor bunu.

– Çok teşekkürler

Röportaj: Hülya Çayoğlu Kurtkal

Comments

  • Turan

    ne kadar güzel çalışmalar..

  • Gani YURTSEVER

    Burçin Gökçen,kişiliğ,kültür-sanatsal birikimi;kararlılığı ve doğrularında ısrarı ile sanar alanında etkili olacak izlenimi verdi bana.
    Başarı dileklerimle!

  • Hamdi

    On parmağınızda yirmi marifet olduğu çok açık., Hayatta gözlemlerinizi kendi görüş ve düşüncelerinizle harmanlayıp Gökkuşağının binbir rengini yansıttığınız anlaşılıyor tabii.., Salvador Dali ‘nin bir fırçası yan tualde de gibi.., Renklerin ahenkli dansı tablolarınıza yansımış…, Başarılarınızın devamını diliyorum,Kolay gelsin Babasının Sanatçı Kızı …:

  • Berat Özer

    Resimlerinde ki derinlik ve gizemine hayran kaldım. O kadar renk cümbüşünün içine yerleştirme büyük ustalık. Çok beğenerek takip ediyorum. Başarılarının devamını diliyorum tatlım herşey gönlünce olsun…

  • MERTER M. MERMER

    Ressam duyduğu hislerini. Gördüğü derini ve bütünü ,dünyasını başarılı paylaşıyor. Eserleri fark yaratacak.

Leave a reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir